BİZİ LEYLA'YA İNANDIRAN KEREM SEVİNÇ

“Leyla rinda ro yo,
Leyla hora koy o…”

Malmîsan dağlarına çarpa çarpa dönüp küçük Kerem’in kulağında yankılanan bu sözler ninesinin ağzından dökülür. Ninesi, küçük kızı Leyla için yakar bu ağıdı durmadan... Leyla’nın saçlarına bir hastalık bulaşmış, hekim hekim gezmiş ama çare bulamamışlardır. Tam da o dönem bilim insanları, DDT diye bitkisel bir ilaç geliştirirler. İlaç okyanusları aşar, dağları deler ve Pîran’a ulaşır ama Kerem’in halası Leyla’ya derman olacağı yerde eceli olur. Zaten sonra aynı bilim insanları ilaç için özür diler ve toplatılır. (Bkz: https://www.haberler.com/27-yil-once-yasaklanan-ddt-halen-tarim-alanlarinda-haberi/ )  Kızını yitiren kadıncağız o günden sonra artık sadece Allah’a inanmaya yemin eder.

O sözler ölmez ama, Kerem Sevinç alır getirir bize onları. Yollarda, upuzun ovalara dalarken kulağımıza değen bir şarkı olur Leyla, yol olur bazen hatta. Uzun üniversite gecelerinde erkeklerin kızlara kur yapma amacıyla “dinleyince aklıma sen geldin de atmak istedim” başlığıyla Youtube linkini yolladığı bir ezgi oluverir. Hepimizin bir Leyla’sı doğar yani Malmîsan dağlarının eteklerinden.

Kerem Sevinç’i pek çoğumuz bu şarkıyla tanıdık galiba. Yani ödüllü milli bir atlet olduğunu nerden bilebilirdik değil mi? Mehmet Akbaş ile 1994 yılında Afyon’un Çay ( http://www.cayilcesi.com/tanitim/ ) ilçesinde aynı fabrikada çalıştığını duyunca şaşırmıştım elbette. Bir tatil günü cebinde minibüs için bıraktıkları son parayı o dönemin popüler bir müzik dergisine verip kaldıkları şantiyeye yürüyerek gittiğini duyunca çok etkilenmiştim. Kapakta Nazan Öncel vardı çünkü. Nazan Öncel, yıllar sonra Zazakî müziğin en başarılı müzisyenleri olacak bu gençlerin bu anektodunu duyarsa oturup ağlar, keşke öğrense.
Kerem Sevinç, Ekim-2016, Diyarbakır
Sonra 2000’lerin başında, zıpkın gibi bir üniversite öğrencisiyken konserler organize etmiş Kerem Sevinç. Diyarbakır konserinden zarar ettiğini üzülmüş, Batman’dakinden kâr ettiğini duyunca “kêfım gelmişti.”
Mutevazıdır ama sıradan değil Sevinç. Bir gün Bingöl’de sabaha kadar dolaşmış ama kendisini tanıyan tek bir kişi olmayınca buruk bir şekilde döneceği esnada bir çocuk “abi abi! ben seni tanıyorum, Feridün Düzağaç’sın sen.” der ama o Bingöl’e küsmez. Alman Der Spiegel dergisi Ömer Faruk Baran aracılığıyla kendisiyle röportaj yapmak ister ama o nazikçe reddeder . Gerekçe: "BİNGÖL’e gidiyorum, programım var"…...
Kerem Sevinç, Ömer Faruk Baran, Mistefa Doğan / Haziran-2016, Diyarbakır
Hemşehrileri Piran’dan dolmuş tutup konserine gelir mesela sonra, annesine karşı söyler şarkılarını.

Kerem Sevinç şüphe yok ki Kürtçe müziğe yepyeni bir soluk getirdi. Bir müziğin hem kaliteli hem popüler olabileceğine inandırdı.

Son olarak kendisine ait şu dize ile bitireyim ki duyunca şöyle bir duraksadığımdır daima:
“Nehru’l heyat tu yî,
Deriyê esrarê ez im.”  




Yorumlar

  1. Kerem Abe xoştur vala, onun parçalarını dinlerken Zaza olasım geliyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız, heyat bê nav xweştir e ma ne??

      Sil
    2. Eré wele, ka binér heyranek te heye û tu nizanî kî/é ye, kelecanek ma nakevi dilé te heyran ����

      Sil
    3. Zehf kelecanî me, çimkî ewilîn heyranê min tu yî, maçîk bo te adsız.

      Sil
    4. Maça te ser seré min berxik..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Reddiyeyek Bo Ömer Faruk Baran

TU BÛ ÇEND?